Yunus Emre İstişareleri XIX

GÜNDEM MADDELERİ

  1. Din Algısının Geliştirilmesi

İSTİŞARELERDEN ÇIKAN SONUÇLAR:

Yunus Emre Camii İstişarelerinin 19.su, 28 Şubat 2010’da saat 08.00–10.00 arası Cami Konferans Salonunda yapılmış, Toplantıda, Eğitimci Hüseyin Akar katılımcı olmuş ve aşağıdaki kararlar alınmıştır:

1. Yaygın ve Örgün Din Eğitimcilerinin ilk amacı, güzel dinimiz İslâm’ı sevdirmek olmalıdır. Bunun için;

a. Öncelikle iyi bir model olmak gereklidir. Çünkü çocuk, model aldığı kimseyi kopyalar.

b. Din Eğitimcilerin görev bilincinin oluşmuş ve yüksek olması gereklidir. “Ben ne yapabilirim?” diyerek akıl terini dökmelidir. Yalnız kalmaktan korkmamalı, hayalini kurduğu doğrularına önce kendisi inanmalıdır. Çünkü hepimiz aslında hayalini kurduğumuz yerdeyiz.

c. Örgün eğitimle uğraşan Din Eğitimcilerinin, cami ve Din Görevlileriyle iyi ilişkiler içerisinde olması gereklidir. Burada, İmam Hatip Liselerinin öncülük ve rehberlik görevleri bulunmaktadır.

d. Eğitimde başarılı olabilmenin yolu, iyi bir sınıf yönetiminden geçmektedir. İyi bir sınıf yönetimi için din görevlisinin donanımlı ve mutlaka pedagoji eğitimi almış olmaları gereklidir. Sınıf yönetiminin iyi ve caminin kaliteli bir yaşam alanı olabilmesi için Din Görevlilerinin şu özelliklere sahip olmaları gereklidir:

●Öncelikle iyi bir alan bilgisi, görgü, kültür, aktüalite, kısaca her yönden donanımlı olması gereklidir.

●Cami ve Kur’an Kursu öğreticilerinin iyi bir pedagoji ve formasyon eğitimi almış olmaları gereklidir.

●Yaygın Din Eğitimiyle uğraşanlar, Çocuk Psikolojisini iyi bilmelidirler, empati yeteneklerini geliştirmelidirler.

●Yaygın Din Eğitimcilerinin, mükemmel modelleri model şahsiyetleri araştırmaları, onları örnek almaları gereklidir.  

 

e. Ses tonundaki frekans, çocuğu ya çeker, ya da iter. Yüksek ses tonu asla kullanılmamalıdır. Çünkü şiddetli bir ses tonu da şiddet şekillerinden birisini oluşturur. Bunun için mükemmel ve tatlı bir ses tonu kullanılmalıdır. Sınıfa bağırarak girilmemelidir, sınıfın susması saygısı beklenmeli, sınıf buna alıştırılmalıdır. Dersten çıkışlarda da sakin ve sabırlı hareket edilmeli, sınıf alıştırılmalıdır. Böylece çocuğa karşı itici değil, cezbedici bir yöntem uygulanmış olur.

f. Mutlaka dokunsal olunmalıdır. İletişimde insana özgü tarzlardan birisi de uygun bir tarzda, sevecen bir edayla, dokunmaktır.

g. İmam Hatip Liseleri, yöntem, teknik, pedagojik gelişmeleri sürekli araştırmalı, bu konuda da öncülük ve rehberlik etmeli, yenilikler konusunda, din görevlilerine yönelik istişareler ve bilgilendirmeler yapmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı uzmanları da bu konuda sürekli çalışmalar yapmalıdırlar.

 

  1. İHL’ler, misyonlarını yenilemelidir. Kendi içlerinden çıkmış olan Din görevlilerini, öğretmenleri ve öğreticileri, misyon yönünden kendisine bağlı kalmaları için, onlarla içli dışlı olmalı, kendilerinin aydınlatıcı fikirlerinden de yararlanmalıdır.
  2. İHL’ler öğrencilerini camilere yönlendirmeli, örneğin iyi Kur’anı Kerim okuyan Din görevlisinin, öğrenciye ders vermesini sağlamalıdır. Not verme konusunda da Din görevlisinin takdirinden yararlanılabilir.
  3. Her okulun müstakil olarak Mezunlar Derneğini kurması yararlı olacaktır. Derneğin kurucuları, yönetici ve yönlendiricileri de yine eğitimcilerden oluşmalıdır.
  4. İHL’ler Eğitimle ilgili güncel çalışmaları iyi takip etmeli ve Din Eğitiminde hareket noktasını oluşturmalıdır.
  5. Her okulda en çok sevilen öğretmenler, İHL’lerde Meslek Dersleri öğretmenleri, İlköğretim ve Diğer Liselerde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni, Mahallelerde de Din görevlileri olmalıdır.
  6. “Sınıf” Kelimesi itici bir kelimedir. Eğitimde bu kelimenin yerine artık “Öğrenme Merkezi” tabiri kullanılabilir. Ör: Yunus Emre Öğrenme Merkezi, Mevlânâ Öğrenme Merkezi vb.
  7. Sınıfa gelen çocuktaki “din duygusu” ya donuktur, ya da açıktır. Şayet açıksa, doğru yöntem ve tekniklerle, çocuk kolay şekillendirilebilir. Aksine donuklaşmışsa, o zaman iş zordur.
  8. Din Eğitimini en iyi veren yerler camilerdir. Çünkü alan geniş,   mekan ferahtır. Yaygın eğitimde yaş sınıflaması olmamalıdır. Sıralı mekan olmalı, çocuk caminin bir ibadethane olduğunu hissetmeli ama öyle “etkinlik köşeleri” oluşturulmalıdır ki, o köşelerde, bilenler bilmeyenlere öğretsin. Örneğin sadece 7 yaş grubundaki çocuklar olursa, öğretmen sürekli koşuşturmak zorunda kalacaktır.
  9. Sürekli etkin sınıfı oluşturmak zordur. Öğrencilere verilecek konu sevdirilmeli, konuyu kendilerinin öğrenmeleri sağlanmalıdır.
  10. Kurslarda sayı yükseltilerek kalite düşürülmemeli, tedbirler önceden alınmalıdır.
  11. Camiler sadece namaz kılınan yerler olmanın yanı sıra, misyonunu genişleterek, kabuğunu kırmalı, birer kültür merkezi olmalıdır.
  12. Bugün, kız öğrencilerinin yetişmesinde problem var. Kızların iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir komşu, iyi bir müslüman olmaları için, İslâmi bir şahsiyet elde etmeleri gereklidir. Burada İHL’lere çok önemli görev düşmektedir. Bu konuda da yaygın ve örgün din eğitimi yapılırken ortak dil kullanılmalıdır.
  13. İHL’lerde Arapça öğretimi yetersiz kalmaktadır. Çünkü Arapça yerine Arapça’nın dil yapısı öğretiliyor. Bu durum da verimsizliğe ve akamete yol açıyor. Bu konuda, Almanya, İngiltere gibi ülkelerin ve özel bazı kuruluşların uygulamaları incelenmeli ve örnek uygulamalar seçilip alınmalıdır.
  14. Din Eğitimi, iyi bir insan, iyi bir vatandaş olma konusunda çok önemli bir yere sahiptir. Bundan dolayı, bireyin din eğitimi çok erken yaşlarda başlamalıdır. Bireydeki din duygusu ile ilgili paneller, konferanslar, seminerler çokça düzenlenmeli, erken din eğitimi verilmesi bir ihtiyaç olarak kabul edilmelidir. İyi bir vatandaş yetiştirilmesinde, din eğitiminin 2,5 yaşa kadar inmesi gereklidir.
  15. İlahiyat Fakültelerinin branşlaşıp uzmanlaşarak, alanlara ayrılması sağlanmalıdır. Ör: Siyer Akademisi, Kıraat Akademisi, Tefsir Akademisi, Fıkıh Akademisi vb. isimlerle.
  16. Avrupa’daki okullarda Din Derslerinin okutulması konusunda müfredat programı sorunu var. Örneğin 1. Sınıftaki Din Kültürü öğretmeni, 6 yaş grubuna ne öğreteceğini bilemiyor. “Dua mı öğretilecek, sevgisi mi verilecek?” vb.  soruların yanıtlanması için, bu alanda araştırmalar yapılmalıdır. Ancak burada şu belirtilmelidir ki, önemli olan eğitimin davranışa dönüşmesidir. Yani Kur’an öğretmek yerine Kur’an-ı Kerim sevgisi verilmelidir. İHL’lerdeki kuralları ihlal eden öğrencilerin, erken yaşlarda ezber yaptırılan çocuklar veya hafızlar olduğu konusu hep konuşulmaktadır. Bunun temel sebeplerinden birisi de Kur’an-ı Kerim sevgisinin verilememiş olmasıdır. Çocuğun duyarlı olduğu erken dönem, sevdirme ve temel bilgi ve becerileri kazandırma açısından boşa geçirilmemelidir.
  17. Bugün İHL’lere gelen öğrencilerin yaşları ilerlemiş olduğu için, istenilen seviye ve tarzda eğitim öğretim yapılamıyor. İyi bir din öğretimi için en alttan başlanmalıdır.                                  
  18. Din algısının olumlu olması için her müslümana büyük sorumluluklar düşmektedir.